.jpg)
Benim babam 15 Temmuz 1958 doğumlu. Yengeç burcu. Şu rastlantıya bakın ki ilk aşkımda yengeç burcuydu. Babam bana ara sıra attığı kartlarda seni seven baban yazardı, hiç seni çok seviyorum yazmadı ve demedi. Sevmediğinden değil,diyemedi!Neden mi?Bu soruyu benim kadar çok soran başka bir çocuk olabilir miydi bilmiyorum ama ergen ve aşık olunca içimden dedim ki “bunlar hem erkek hem yengeç burcu!” Buyrun size neden!
Ben önce üzüldüm, yıprandım. Hayatıma giren baba ve sevgili rolünde her erkeği sorguladım ve zorladım. Babam beni hiç öylemesine “napıyo benim güzel kızım bugün” diye aramadı. İnternette rastlaşırsak yazıştık. Bir de yılbaşı ve doğum günlerimde konuştuk,o da her yıl değil.. 2-3 yılda bir biletle millerce yol kat ederek buluştuk.Ben her seferinde onlarca kilo alıp döndüm!Baba sevgim pahalıya patlamıştı yani…
Babam “baba”ydı yalnızca bir kavram, yabancı. Dışı göbekli,kır saçlı ; içi genç delikanlı.Babam bana uzaktı.
Ve babam her gidişimde bana daha bir Amerikalı sarıldı. Oysa ben Türk’tüm. Türkiye’de doğdum, Türkiye’de büyüdüm. Benim neredeyse tüm arkadaşlarımın yeni rakılı, samsun sigaralı, genelde bıyıklı, ölesiye Türk babaları vardı.Ben hep babamı özledim,hep babamı düşledim.Elde edememekten beklide, fethettiğimi hissedemediğimden…Yani babam, benim karşılıksız aşkımdı!
O bir zamanlar kaptandı. Üniformasını çıkarıp teknesiyle dünyayı dolaştı. Ama bence o yerinde saydı. Ben büyüdüm,dizlerim kanaya kanaya ve o göremedi ne morlukları,ne kabukları…Babamla aramda silik izler kaldı.Alıştım ben,unuttum.Zaten hiç kızmadım da kırıldım.Sonra o da geçti.Büyüdüm işte var mı ötesi.Önce ailemi sonra hep kendimi suçlayıp durmam bir şeyi çözmedi.Suçlu yoktu,yoktu işte.Ne zaman kabul ettim,bunu yüksek sesle söyledim; işte o zaman kesti ağlamayı içimdeki mızırdak çocuk.Rahat ettim.
Öte yandan ilk aşkımdan da uzak,ayrı büyüdüm.Yıllar sonra onunla görüştüğüm ilk geceydi.Konu ilişkilere geldi.Bilmiyorum,acaba bir mesaj mıydı,itiraf mıydı yoksa sadece laf mıydı?Ama bu yazıyı bana onun bu söyledikleri yazdırdı :
“Ben aşkından ölsem birine seni seviyorum diyemem. Benimde en büyük kusurum bu, sevgimi hiç belli edemiyorum.” dedi. Duraksadı,yeşil gözlerini benimkilere değdirip “Hani bir baba kızını sever de belli edemez ya, işte öyle” dedi.Benim gözlerim sulandı,yeşile çaldı.Nerden de biliyordu!Tam olarak ne diyordu?Beni hala seviyor muydu?Ne de doğru rolü oynuyordu!Biralar tokuştu.Ilık bir geceydi.Temmuzdu.Kim bilir beklide 15 Temmuzdu.Babam 46’sına basıyordu ve belki de kızını düşünüyordu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder