15 Ocak 2011 Cumartesi

Aşk Pembe!


İmzayı verdiğim gün..Kendime bir isim ekledim..O gün bugün tek satır yazmamışım sana blog!Ve biliyorum ki (çalkalanan,yükselip alçalan,su gibi akan ve aktığı kalıba bürünen) hayatımı,daha önce merak etmeyenlerin bile merak ettiği bir dönemdeyim..

Her şey değişiyor,içeriden ve dışarıdan,ve müdahale edemiyorsun,edemiyorum,edemiyoruz..

İmzayı verdiğim gün,bir sır'rım oldu..Sırrımız diyelim.Aşk iki kişilik bir iş çünkü..
Bahar kışında gelebiliyormuş başa..
Bozcaada'da objektiflere gülümserken,kolsuz elbiseler ile gezerken bunu bir kez daha anladım..
Bu kışın, ömrümde en çok grip olduğum kış olmasını da, buna mı bağlamak lazım acaba?
İçim bahar, dışım kış; bir buhu yapma ve burundan şıp şıp akma durumu mu var?
Neyse blog kafanı karıştırmayayım..
Hayatım çok dolu,ama boş...
Kalbim tek bir kişi tarafından bu kadar doldurulabilir miydi?Demek olabiliyormuş.

Ben ki ahkam keser keser dururdum.Aşık olma hali bambaşkaymış.Adamın biri senin oksijenin olabiliyormuş..
Bir bebeğin annesine bağımlı olması gibi bir bağlılık,nefes alma ihtiyacına benzer bir dokunma,görme,işitme ihtiyacı..Sarılınca sıcacık bir güvenle kaplanmak..Daha daha dahası..
Bu yüzden ki ayrık hayatlar sürmeli,öyle özgür olunmalı,böyle tek ayakta kalınmalı lafları hoop çöp kutusunu boyladı gitti.

Harbiden aşık olunca öyle olmuyormuş ey okur.Yapışık ikiz gibi her dakka her yere beraber gidecek,her haltı birlikte yiyeceksin.Zaten ancak böylesi boğazından geçecek..

Bu son yazım olacak...

Bu blog'u boşluktan açmıştım.
İşsizlik dönemimde coşmuş,işimdi,aşkımdı derken boşlamıştım..
Ama fark ettim ki yazmamamın en büyük nedeni
"Tıkanıklık"dı..

Kimliğim,tanıdığım,tanımadığım ama bakmasın istediğim,baksın ama görmesin istediğim insanlar tek tıkla giriyordu zihnimden dökülene,dilimin olmayan kemiğinden kaçana...

Belki yeniden yazarım,yeni şeyleri..

Belki de hiç yazmam..

Belki yazmak ister de işimdi,aşkımdı derken gene vakit bulamam,üretemem..

Bilemiyorum...

Ama tüm gri bulutlara,gözleri siyahlara boyalı cadılara rağmen hayat güzel!
Aşk pembe!

Beni takip ettiğiniz için teşekkür ederim,ama kırıntılar burada bitiyor..
Umarım karnınız,gözünüz,gönlünüz biraz olsun doymuştur..

Blog kendi kendini ne zamana intihar eder bilemiyorum..
Sil demeye de elim varmıyor kıyamıyorum..

Hoşçakal okur..
2011'de aşk ne renkmiş sen de gör e mi?






4 Kasım 2010 Perşembe

İmza Günüm :)


İmza Günüm: Bu Cumartesi 11.00-14.00 arası @Tüyap,2. salon 106D numarada..


Öyle pek takipçim yok gibime geliyor...

Soranlar olmuş bu yazıları sen mi yazıyorsun diye?
Evet ben yazıyorum tabiki..Ama nadiren hoşuma giden şeyleri de yazarını çizerini belirterek ekliyorum.

İlk imza günüm olacak bu Cumartesi..Heyecana benzer garip bir his var içimde.Çünkü şiir öyle bir şey ki..
Hem herkes gelsin alsın okusun ben gülücükler öpücükler içinde imza dağıtayım istiyorum.
Hem de herkesin önünde çıplak kalmışım gibi hissediyorum.

Konuşurken,hatta yazarken bile örtünebilir insan.Ama şiir yorgan altı,halı altı,derinin bir alt ruhunun bir üst katı..
Bilmiyorum..Okunmaktan bu kadar korkuyordum da neden yazdım ben bu kitapları :D

Bilmiyorum hayatta bir çok şeyi sadece içimden geldiği için
Sadece içimden geldiği gibi yaptım..

Bakalım kaç imza verebilicez bu Cumartesi...
Şans bu ya tüm arkadaşlarım uzak yerlerde oturuyor!Kimse 11.00 ile 14.00 arasına yetişemez..

Ey okur oradaysan gel de imzanı vereyim! :D
Öperim..



16 Eylül 2010 Perşembe

Dora Maar

http://www.camgozsanat.com/Dora_Maar.jpg

Çekirdek Sanat Yorumlar Sergisi 5


Çekirdek Sanat Atölyesi Yorumlar Sergisi kapsamında Picasso’nun “Dora Maar” portrelerinin kavram
olarak belirlendiği yeni bir sergiyi 1 – 15 Aralık 2010 tarihleri düzenlemeyi planlıyor.

Çekirdek Sanat Atölyesi geleneksel sergileri kapsamında düzenlemiş olduğu Leonardo Da Vinci`nin baş yapıtlarından Mona Lisaile başlayan ve Nuri İyem`in bir kadın portresi ile süren ve daha sonra Modernist dönemin tipik sanatçısı Van Gogh`un otoportreleri ile devam eden "Yorumlar Sergisi" Picasso’nun “Dora Maar” portreleri ile devam ediyor.

Dora Maar 1936 yılı başında Paris’te sürrealistlerin uğrak mekanı Les Deux Magots kahvesinde ellerini kanatıyordu tahta masanın altında. Bir İspanyol, bu kadını fark etti ve kadına yaklaşıp eldivenlerini istedi. O eldivenler yıllarca o İspanyol’un vitrinini, Maar’da Picasso’nun hayatını süsledi. Dora, Guernica’nın, Ağlayan Kadınlar dizisinin ve sayısız birçok başyapıtının esin kaynağı oldu.

1 – 15 Aralık 2010 tarihleri arasında gerçekleşecek olan sergide yer almak isteyen sanatçıların eserleri hakkında fikir verecek en az iki adet görsel ve bir özgeçmişlerini picasso@cekirdeksanat.com adresine göndermeleri gerekmektedir.

Bu yıl 5. düzenlenecek Yorumlar Sergisi Ressamlar Derneği Sanat Evi’nde gerçekleşecektir.

Son başvuru : 10 Kasım 2010

Okura Not: Mailıma geldi paylaştım,ben Sabancı getirdiği zaman gezmiştim Picasso sergisini..

Azıcık anlatasım geldi size..:D

Mavi dönem

Pablo Picasso(1881-1973)

. Early Works

2. Blue Period

3. Rose Period

4. Beginnings of Cubism

5. Analytical Cubism

6. Synthetic Cubism

7. Between the wars

8. Picasso the legend

9. Late W

Picasso`nun kadınları ilk defa yan yana

Geçen yüzyılın yetiştirdiği en büyük ressamlardan Pablo Picasso`nun, Londra`daki National Gallery`de 25 şubatta açılacak olan Picasso: Challenging The Past adlı sergisi, İspanyol sanatçının, her biri hayatının bir dönemini temsil eden ve hayatına da

http://st2.tumgazeteler.com/t/2/img/spacer.gif


Geçen yüzyılın yetiştirdiği en büyük ressamlardan Pablo Picasso`nun, Londra`daki National Gallery`de 25 şubatta açılacak olan Picasso:

Challenging The Past adlı sergisi, İspanyol sanatçının, her biri hayatının bir dönemini temsil eden ve hayatına damga vuran yedi kadın üzerine yoğunlaşıyor: Fernande Olivier, Eva Gouel, Olga Khokhlova, Marie-Thérèse Walter, Dora Maar, Françoise Gilot, Jacqueline Roque...

Kadınları ve özellikle de yedi sevgilisini `cefa makinesi` olarak tanımlayan Picasso, metreslerinden biri olan Françoise Gilot`ya şöyle demişti: `Benim için iki türlü kadın vardır:

Tanrıçalar ve paspaslar`... Rembrandt`dan Goya`ya birçok ressam, hayatlarına girip çıkan kadınların yüzleri ve bedenlerini takıntılı bir biçimde resmetti. Ancak yine de hiçbiri Picasso kadar kadınları istismar etmemiştir.

Picasso`nun, kadınlarını neredeyse iç organlarını boşaltırcasına resmettiği, uzuvlarını bir taraflara çekiştirip, onlarca parçaya ayırıp yeniden birleştirdiği resimlerinde, bu işkenceyi görmek mümkün.

Picasso`nun hayatına giren ve hiçbir önemi olmayan yüzlerce kadın arasındaki, ikisi intihar eden, diğer ikisi tımarhanelik olan söz konusu yedi kadının her biri adeta sanatçının kariyerindeki bir dönemi temsil ediyor.

İlk sevgililerini erken dönemindeki sanatsal anlayışıyla betimleyen, ardından gelen yıllarda sevgilileri değişirken, onun da yaptığı portrelerin değişip kübizme kaydığı görülüyor.

Her âşık oluşunda, çektiği acıyla ayrı şekillenen çizgiler, desenler, renkler ve ortaya saçılan binlerce tablo doğru okunduğunda Picasso`nun sanatsal ilerleyişinin izlerini de temsil ediyor.

Picasso da aşıkken benim gibi delirenlerdenmiş bak!

Ama Dali de Picasso da favori ressamlarından değildir..

Picasso'nun Dönemleri ve ilgili resimleri aşağıda bulabilirsiniz..

Sanat bir deliliktir!

Tıpkı aşk gibi...

23 Ağustos 2010 Pazartesi

İç İçe

İç içe seviyorum her şeyi

İç içe..Kalbim gibi

Kalbinin içinde olmalıyım

Beni içinde taşımalısın

Gittiğin her yerde ben olabilirim böylece

Ayna da bile görebilirsin beni

Kaydedersen gözlerinin içine yüzümü..

İç içe olalım iç içe

Yaz gibi, bayram gibi

Kutlamaya değer olmalı aramızdaki

İçini dök içime

Utanmasın ruhun ruhumdan

Dünyanın içinde bir ülke

Ülkenin içinde bir şehir

Şehrin içinde bir semt gibi

Öyle tanıdık

Öyle bizden

Şöyle olmalıyız ki biz

Böyle durmalıyız ki yan yana

Görenler deyivermeli içten içe

Ne güzel olmuşlar

Ne hoş durmuşlar

İç içe..

18 Mayıs 2010

By Nazlı Aşkın

Happy ?

22 Ağustos 2010 Pazar

Sevgi Anlaşmak Değil(mi)dir?

Sevgi anlaşmak değildir,nedensiz de sevilir.

Bazen küçük bir an için ömür bile verilir..

Böyle diyor şarkıda..

Öyle mi gerçekten?Bence hiç de değil..Bence sevgi tamamen anlaşmakla ilgili bir şey..Neden yakın arkadaşlarmız yakın mertebesine yükselir?Çünkü iyi anlaşırız.Yormazlar bizi yordukları kısmını saymayız.Severiz onları.Anlaşır ve severiz.

Neden ayrılanlar,boşnanlar "anlaşamadık,olmadı." diye açıklarlar durumu?

Sevgi tamamen anlaşmakla ilgilidir.Anlaşamadığın,konuşamadığın adamla koklaşamazsın!

Bi halt olamazsın anlaşamıyorsan!

İşin handikapı* şudur,bu devirde kimse kimseyi anlamak,kimse kimseye kendini anlatmak istemiyor.Bu devir 80'ler kuşağıdır.Artık her şey hızlı tüketim malıdır.El işi göz nuru kalp aşk romantik tavırlar boştur.Yazık ki bu kavramların içi boşalmıştır.Boşaltılmıştır.Apolitik bir kuşaktır.TV'da darbe dönemlerini savaşları anlatan filmleri dizileri vay bee diye izler ama bundan bi 20 yıl sonra bugünün nasıl film edileceğini göremez.Tepki vermez.Amerikan gençliğine özenir,ilişkileri,yedikleri,kıyafetleri Amerikanlaşır ama beyni Türk kalır.Sonra erkeklik gururu,kadınlık onuru fırlar egosunun bir yerinden kaldıramaz durumu,ya uzar ya da yıkar-yakar ortalığı..

Hikayelerime sahneler eklemeye bayılıyorum.Sanki bir öykü anlatıcısıymışımda sadece anlatmak yazmak için yaşıyormuşum gibi geliyor bazen. Neden erkeklerin kafasını ot çekmiş hale getiriyorum inan okur bende bilmiyorum.

Ama Nil'in şarkılarında dediği gibiyim. "Değişicem der değişmezdim hep aynı bendim. Nasıl bana bakıp şaştınız,şaka mı yaptınız?"diyesim geliyor suratlarına..

İlişkiler biterken ateşler sönerken fark ettiğim tek şey şu ki;

Ben ilk günden beri hep ama hep (iyisiyle kötüsüyle)aynı kadın olmuşum.Hiç oynanamamışım.Ağzımdan çıkana hiç bakmamışım lap lap söylemişim lafları,pat küt atmış kalbim,gerektiğinde topuklamış gitmişim o adamdan o durumdan çekip çıkarmak içi kendimi.Ama gel gör ki bu erkek cinsi bir garip kardeşim.Kadınlara zorsun karmaşıksın boksun püsürsün bak regl oldun alıngansın.Hamile kaldın pek duygusalsın diye bok atmayı biliyorlar ama ben şuraya yazıyorum ki!Erkekler de regl oluyorlar!!

Gerçekten..Ben ilişkimin başından sonuna aynı kalırken adamın başta ki tahammül sınırı ile sondaki birbirini hiç tutmuyor yahu!!Neden!?Madem sabırsızdın,madem bana kıl oluyordun,o zaman baştan deseydin yorulmasaydık hiç!Bak kim değişti sen değiştin.

Ben değişmiyorum ama adamları delirtiyorum :D bunu anladım.Ayar bozucu bir kızım ben.Bana ayak uydurucam diye kafayı kıran zavallı çocuklar sonra fabrika ayarlarına geri dönmek adına yaşanmış her şeyi sıfırladılar.

Bu konuda bir şiirim bile var :D

Şairim,derim ki;

ERKEKLER

Erkekleri severim ben

Ne frijitim ne feminist

Sonuna kadar kadın

Geldi gider içimde

Erkekleri severim

Severim

Onlar izin verse


*Handicap:Özür demektir İngilizce’de.Özürlüler için "handicapped" denir. Ne ironik değil mi?İşin özrü,işin içinden çıkılmaz yanı derken "handikap" kelimesini kullanmamız..

Not:Bu aralar kelimelere takığım..